RESSAMLIĞI SEÇMEK
Yapabileceklerinizin neler olabileceğini sezebilmek sizi ürkütmez mi? Yaşına başına boş verip- sözgelimi Matisse gibi-disiplin değiştirenler bu duyguyu tanırlar. Başka bir disiplinden gelirsiniz ama ruhunuz artık resim yapmak istemektedir. Çok da yeni bir şeye başlıyor değilsiniz; bir denize açılacaksınız ama kullanılacak araçları, teknikleri, giderek formları tasarlamayı zaten bilmişsiniz.
Ne var ki, canınız yaşamdan söz etmek istiyorsa, bunu putrelleri kolonlara vurarak dillendiremezsiniz. Flüt ister keman ister bas ister. Bunlara elinizi uzattığınızda ise ter basar insanı. Daha beyninizdeki sesler ses haline gelmeden önce neleri duyabileceğinizi hissedersiniz de bakalım tam o sesler mi duyulacak? herkes de duyabilecek mi aynı sesleri?
Kim olsa ürker. O güne kadar toplum önünde giydiğiniz cüppeyi sıyıracaksınız; bir denizci fanilası için. Önünüzde, bildiklerinizi yeniden biçimlendirebileceğiniz engin bir dil.
Bu cüretli bir seçimdir.
İnsanlar, cüretli seçimlerden çekinirler. Hele yolun başlarındaysanız hoş karşılamazlar, 'bakalım bizim okuldan mısın?' derler, burun kıvırırlar, onay vermezler, şevkinizi kırarlar, dalga bile geçerler. Ama o ünlü yükselen değerleri gereği; resimler para ettiğinde susuverirler. Ressam onlara bakmaz; bilir bunları, kendi içine bakar, devam eder yoluna. Yollar hiçbir yere ulaşmaz aslında. Ressam kendine ulaşır.
Orhan Taylan
Asmalımescit,Aralık 99
|